8 Mayıs 2013 Çarşamba

Okul öncesi Dönem Çocuklarımıza Kitap Alırken Dikkat Edeceklerimiz


Okul öncesi çocukları çevrelerini tanıma çabası içindedirler. Ailesi dışında yeni kişilerle tanışırlar; öğretmen, komşu, arkadaş, marketteki satıcılar vb. Yeni yerler tanırlar; anaokulu, bir arkadaşının evi, hayvanat bahçesi vb. yeni çiçekler, böcekler, hayvanlar görür ve öğrenirler. İşte bu nedenle de gerçekçi, günlük konuları ele alan öykülerden hoşlanırlar. Doğa ve doğa olayları (kardan adamın erimesi gibi) ilgilerini çeker. Bizlerin kanıksadığı şeyler (bir kedinin süt içişi) onların hoşuna gider. Kısacası günlük yaşamdan alınan konular bu yaşlara çok uygundur.
Bu yaştaki çocuklar gerçekle hayal arasındaki farkı daha çözememişlerdir. Her söyleneni gerçek kabul ederler. Bu sebeple hayali öyküler bu yaş grubuna uygun değildir, akıllarını karıştırabilir. Hayali varlıklar onları korkutabilir (cinler, cadılar vb.). Yalnız kalan, terk edilen, alaya alınan çocukların öyküleri bu dönem çocuklarında güvensizlik duygusu yaratabilir.
Yaşamı tanımaya başladıkları bu devrede, çocuklar neşeli öykülerden hoşlanırlar. Yaşamı sevmeleri için iyimser konuları olan kitaplar seçilmesi yerinde olur. Elbette bu her şeyi cicili bicili göstermek anlamına gelmez.
Kitap okuma çocuğunuzun sözcük hazinesini geliştirecektir. Düzgün cümleler kurabilmesi, soru sorması, soruları anlamasını öğrenecek ve iletişimi kolaylaşacaktır. Bu nedenle de seçilen kitabın Türkçe’sinin düzgün olması çok önemlidir.
Bir yaş kitap okuma alışkanlığı kazanmaya yatırım olarak görülmelidir. Kalın sayfalı kitaplar çevrilmesi kolay olacağı için bu yaş grubuna uygundur.
İki yaştan sonra kısa metinli ve her resmin açıklamasını veren 2-3 sözcüklü tek cümleler içeren kitaplar bu yaş grubu içindir.
Üç yaştan sonra her sayfada 2-3 cümle bulunan kitaplar seçilebilir.
Dört beş yaş grubundaki çocuklara 4-5 satırdan oluşan paragrafların yer aldığı kitaplar tercih edilmelidir.

Çocuklarımıza Kitap Okurken Dikkat Edeceklerimiz
Bebeğinize 6 aylıktan itibaren yüksek sesle kitap okumaya başlayabilirsiniz. Çünkü bu dönemde bebekler, kitapların renkli şekillerine bakmaktan hoşlanmaya başlarlar. Günümüzde, yeni doğmuş bebeklere yüksek sesle okumanın yararlı olduğu düşünülmektedir. 
Çocuğunuzun gözüne bakarak, doğrudan ve yüksek sesle konuşmak onun gelişimi açısından son derece önemlidir. Bu sayede hem onun ruhsal doyumuna, hem de kelime hazinesinin gelişmesine önemli katkılarınız olacaktır.
Peki, onlara kitap okuduğunuzda neler öğrenirler? Kitapların önü ve arkası olduğunu, kitaplarda bir öykü olduğunu, kitaptaki yazıların soldan sağa doğru okunduğunu, resimlerin de öyküyü anlattığını, sayfaları yavaş çevirirsek yırtılmayacağını, kitaptaki öykü gibi bir öyküyü anlatabileceğini, hatta kendi öyküsünü resimleyebileceğini öğrenirler.
Okul öncesi yaşlarda çocukların dikkati çabuk dağılır. 15 dakika sonra kıpırdanmaya başlarlar. Uzun olmayan öyküler seçilmelidir. Resimli kitaplar okulöncesi çocukları içindir. Bu yaşlardaki çocuklara kitap okurken; onları yanımıza almalı, resimleri göstererek ve yazıları soldan sağa parmağımızla takip ederek okumalıyız. Sesimizi kullanmak, taklitler yapmak onları çok mutlu edecektir. Acele etmeden, çocuğun anladığından emin olarak okumalıdır. Sayfa okunup bittiğinde çocuğa yeni gelecek sayfa ile ilgili tahminler yaptırılabileceği gibi o sayfa ile ilgili sorular da sorulabilir. Çocuklar da soru sormaları için teşvik edilmelidir. Tüm kitap bittikten sonra çocuğa öykü ile ilgili sorular sormak da önemlidir.

7 Mayıs 2013 Salı

Balonla Dans:)





Hey anneler ve babalar çocuğunuzla/çocuklarınızla bu oyunu oynamaya ne dersiniz????
Önce bir balon alıp şişirin ve açın müziğin sesini:)) Müzik eşliğinde dans ederlerken havaya atılan balonu da düşürmemeye çalışın. Balon yere düştüğünde herkes donsun bakalım! Müziği de kısın, balonu düşüren dokunmadan diğerlerini güldürmeye çalışacak. Gülen oyunu kayberder!!!

ÇOCUKLARDA TIRNAK YEME



Tırnak etini ya da tırnağı dişiyle koparma ya da kemirme alışkanlığına tırnak yeme davranışı denir. Genellikle 3–4 yaşlarından sonra ortaya çıkmaktadır. Bu davranış, genellikle ergenlik döneminden sonra sona ermektedir. Çocuklarda %33 tırnak yeme davranışı görülür. Bu oran erken ergenlik çağına kadar sürer. Ergenlik çağında tırnak yiyen çocukların sayısı %40-45’e yükselir. Yani ergenlik çağına doğru çocukların hemen hemen yarısı tırnak yeme davranışıgösterir. Peki çocuk neden tırnak yer? Aile içinde baskıcı ve otoriter bir eğitimin uygulanması, çocuğun sürekli azarlanarak eleştirilmesi, ailede tırnak yiyen bir bireyin örnek alınması, kıskançlık, yeterince ilgi ve sevgi görememe, korku ve endişe, değersizlik ve güvensizlik gibi duygular ile travmatik yaşantılar tırnak yemeye neden olabilmektedir.
 
Herhangi bir sebepten dolayı anne-babasına kızan, onlara karşı öfke duyan çocuk tırnak yeme davranışını sergileyebilir. Arkadaşlarına kendini doğru biçimde ifade edemeyen çocuk bu sebeple kaygılanabilir ve bu sıkıntısını tırnak yiyerek ifade edebilir. Aile içinde yaşanan huzursuzluklar, anne baba geçimsizlikleri, anne babanın sık sık kavga etmesi, boşanma ve ayrılıklar da çocuklarda tırnak yeme gibi davranışlara neden olabilir. O zaman acı oje sürmek bu soruna çözüm olur mu derseniz acı oje ya da başka bir acı madde sürmek, sorunu çözüyormuş gibi görünse de aslında altında yatan nedene bir etkisi olmaz. Tırnak yemeye neden olan faktörler ortadan kaldırılmadığı sürece de ileride daha büyük sorunların ortaya çıkması gündeme gelebilir. Çocukta parmak emme, tırnak kenarlarını koparma, ellerine zarar verme veya uyku bozuklukları gibi durumlar, altında yatan kaynağa bağlı olarak ortaya çıkabilir. Acı oje sürmek çocukta tırnak yemeyi ortadan kaldırsa bile sorunun kaynağını çözmediği için, sorun kendini başka bulgularla ortaya koyabilir.
Tırnak yiyen çocuk, ebeveynleri ve öğretmenleri tarafından uyarılmamalıdır. Sık sık "tırnağını yeme, çek elini" şeklinde yapılan ikazlar onu tedirgin eder. Tırnak yeme davranışını azaltmak amacıyla çocuğu azarlama, korkutma, cezalandırma gibi yöntemlere yönelmeyin. Aksi takdirde davranışın daha da artarak devam etmesine yol açabilirsiniz, Çocukları korku ve kaygı yaratan ortam ve durumlardan uzak tutun, küçük yaştaki çocuklara kaygı ve korku verici,şiddet içerikli filmler, televizyon programları, bilgisayar oyunları vb. görüntüleri izletmeyin. Çocuk tırnağını yerken çocuğun ilgisini başka yöne çekin. Örneğin; ‘Gel seninle oyun oynayalım’ gibi. Çocuğun kil, kum, su, hamur gibi gerginliği ortadan kaldırıcı ve rahatlatıcı malzemelerle oynamasınısağlayın. Ebeveynlerin bu konuda unutmaması gereken en önemli şey pekiştirilmeyen davranışın sönebileceğidir. Tırnak yiyen çocuğu görmezlikten gelerek, dikkatini hoşlandığı bir ortama çekerek, davranışın altında yatan nedenleri bulup çözerek bu davranıştan vazgeçirilebiliriz. Eğer bu davranış altı aydan uzun zaman devam ederse acil olarak bir psikoloğa başvurmalısınız.

6 Mayıs 2013 Pazartesi

KUMBARAM...

Ailemin bana küçüklükten kalma bir alışkanlığından bahsetmek istiyorum. Is Bankasının da kendime ait bir kumbara hesabım var. Çocukların kendilerine ait bir kumbara hesabı olduğunda kendilerine ait birseyler olduğunda ona sahip çıkarlar ve benim duygusu gelişmiş olur. İş Bankasının verdiği kumbarayı her ay gidip açtırıyorum.   Bence her çocuğun kendine ait bir banka hesapı kendine ait bir  şeyi olmalı.  Aileler

GÖZ TEMASI

Çocuklarla göz teması çok önemli bir konudur. Çocuklar bizimle konuşmak istediğinde seni dinliyorum deyip işimize devam etmemeliyiz. Çocukların boyuna inmeliyiz yada onu görebileceğiniz düzeye getirmeliyiz. Çocuklar kendilerine önem verdiğini anlamalıdır. Eğer çocuk kendini değerli hissetmezse önemli hissetmezse ilerde problemler olabilir.  Onun için çocuklarla göz teması kurulmalı onu dinlerken. Okul öncesi öğretmenlerinin ve velilerin dikkat etmesi gereken en önemli şeydir.

4 Mayıs 2013 Cumartesi

KARAGÖZ VE HACİVAT

  Karagöz ve Hacivat;

Karagöz ve Hacivat taklide ve karşılıklı konuşmaya dayanan, iki boyutlu tasvirlerle bir perdede oynatılan gölge oyunudur. Karagöz oynatıcısına hayali, hayal baz denir. Yardımcıları çırak, yardak, sandıkka’dır. Oyunda konuşmaların değişmesi baş hareketleriyle yapılır.

Bu iki karekterin gerçekten yaşayıp yaşamadığı, yaşadıysa nerede nasıl yaşadığı kesin olarak bilinmemektedir. Anlatılanlar rivayete dayanır, zira gerçekten yaşamış olsalar bile büyük ihtimalle bahsedilen dönemde tarih kitaplarına girecek kadar önemli bulunmamışlardır. 

Geçen hafta türkçe dersimizde hacivat ve karagözü işlemiştik ve hocamız bize şunu şöylemişti: Artık eskisi kadar izlenmediğini ve unutulduğundan bahsetmişti. Halbu ki bir zamanlar ne izlerdik. Her zaman yeniliklere açık olmalıyız evet ama peki daha önceden gelen şeyleri de unutmalıyımız ki? karagöz ve hacivat oyunlarına eskisi kadar değer vermemeye başlamışız.  Bence çocuklarımıza da hacivat ve karagöz sevgisini  sağlamalıyız diye düşünüyorum...
Daha detaylı bilgi için tıkayın

ÇOCUKLAR İÇİN GÜVENLİ İNTERNET


İnternet kullanımında ailelerin bilinçlendirilmesi gerekir. İnternet artık çağın bir problemi  oldu. 7 den 70 ' e artık herkesin elinde, evinde İnternet var. Çocukların hangi sitelere girdiğinde dikkat etmeliyiz. İlerde oluşabilecek problemleri önlemeliyiz.

ÇÖP ÇOCUK


Prof. Dr. Sabiha PAKTUNA KESKİN'in ÇÖP ÇOCUK adlı kitabı hakkında ;




Çöp Çocuk isimli kitap hiçbir öğretiden yola çıkmadı. Onu çocuklar çizdi ben karaladım. Şüphesiz ki, çocuk çizgilerinin bir anlamı vardır. Bu çizgilerin anlamını çözebilmenin, o anki çocuğu yaşamaktan başka yolu yoktur. Biz bu çizgilerin anlamını çözemesek de, çocuklar çizmeye devam ederler. Bizler de, eli yeni kalem tutmaya başladığından itibaren, çocuklarımızın çizgilerinin anlamını merak ederiz. 

Çizgilerinden, çocuğumuzun yetenekleri hakkında bir ipucu yakalamaya çalışırız. Bunu yaparken, çocuğumuzun çizgilerini diğer çocuklarınki ile karşılaştırabilsek, değerlendirmemiz daha anlamlı olur. İşte Çöp Çocuk böyle bir amaca hizmet ediyor.
Yıllardır biriktirdiğim çocuk çizgilerinde, Çöp Çocuk’un hangi yaşta ete kemiğe kavuştuğunu, hangi yaşta üç boyutlu olduğunu anlatmaya çalıştım. Çöp Çocuk’ta çocuklar bilimsel bir kaygı değil, kendi çizgilerinin belgesel değeri ile kendi duygularını anlamamıza yardımcı oluyorlar.


2 Mayıs 2013 Perşembe

BALIKÇI


  Anaokulunda öğrendiğim bir şarkıyı bur da yazmak istiyorum. Şarkının adi " Balıkçı". Şöyle başlıyor;

       Balıkçı
Tatlı mı tatlı yaşlı bir adam
Denize açılır güneş doğmadan
Masmavi denizlerde
Olta sallar durmadan
Masmavi denizlerde
Şarkı söyler durmadan

   Bir küçük sandal bir de oltası
   Deniz, balıklar onun sevdası
   Masmavi denizlerde
   Olta sallar durmadan
   Masmavi denizlerde
   Şarkı söyler durmadan. ..

NEDEN OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ SECMELIYIZ?

Neden okul öncesi eğitim tıklayın.

30 Nisan 2013 Salı

ÇOCUKLARDA HAREKET ÖNEMİ


                       

                                      Çocuk Gelişimindeki Sihirli Sözcük: HAREKET




Bebeğin anne rahmine düştüğü andan itibaren hareketlerinin bir anlamı var. Çocuklar, hareket ettikçe gelişiyorlar. Bu nedenle çocuklara hareket etmeleri için olabildiğince alan bırakmak gerekiyor. Hareket etmenin bir özgürlük, öğrenme aracı olduğunu belirten ancak kazalara davetiye çıkarmamak için bazı noktalara da dikkat etmek gerektiğinin altını çiziyor.  

Bebeğin hareketliliğinin doğum sonrasında da tüm hızıyla sürdüğünü belirterek hareket etmenin çocuk sağlığı ve gelişimi açısından önemine dikkat çekiliyor.

Doğum sonrası bebekte hareketliliğin kol ve bacaklarda biz erişkinlere göre anlamsız ve istemsiz hareketler şeklinde devam ettiğini, zamanla sinir sisteminin gelişmesi ile beraber anlamsız ve istemsiz oluşan el-kol bacak hareketlerinin de azalmaya başladığını ifade ediyor.

Hareket sistemindeki gelişim yukarıdan aşağıya devam eder
Zamanla üst beyin kontrolünde istemli hareketlerin olmaya başladığını, hareket sistemindeki gelişimin de yukarıdan aşağıya olacak şekilde devam ettiğinin belirtiliyor.  “Hareket sistemi ile gelişmenin değerlendirilmesinde sırasıyla; baş kontrolü, kollarla uzanma, elle tutma çalışmaları, başparmak kontrolünün gelişmesi, destekli oturma, desteksiz oturma, emekleme, sıralama, yürüme, koşma, merdiven çıkma ve inme şeklindedir. Bu gelişim basamaklarının uygun aylarda olmaya başlaması hareket sisteminin gelişmiş olduğunun göstergesidir” diyoruz.

Bebeğinize geniş hareket alanı sağlamalıyız
Çocuğun emeklemeye başlaması ile beraber, dış dünyayı keşfetme ve öğrenme turları da başlar. İlk olarak etrafındaki, albenisi yüksek oyuncak ve objelere uzanmaya başlar, zamanla görüş alanındaki uzak noktaları keşfeder. Uzanabildiği çekmeceler en çok merak noktalarıdır. Oralara tutunup kalkmalar, çekmeceyi çekip içindekileri atmaya başlamaları kendilerine sonsuz keyif verir. Bu dönemde bebeğe geniş hareket alanı sağlanması gerektir.



23 Nisan 2013 Salı

BUGÜN 23 NİSAN



Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği gibi ; Küçük Hanımlar,  Küçük Beyler!  Sizler geleceğin bir gülü,  yıldızı,  bir mutluluk pırıltısısınız. Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,  kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız.  Sizlerden çok şeyler bekliyoruz. 


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız Kutlu Olsun...


20 Nisan 2013 Cumartesi

0-5 YAŞ EN KRİTİK DÖNEM!!!


Çocuk gelişiminde belli davranışlar belli dönemlerde kazanılmadığı takdirde daha sonraki dönemlerde kazanılamaz veya çok zor kazanılır.


0-5 yaş en kritik dönem!


Bu dönemlere kritik dönem denir. Araştırmalar, insanın en yüksek öğrenme potansiyeline, 0–5 yaş arasında sahip olduğunu göstermektedir. 
FREUD ve ERIKSON’un kuramlarının da öne sürdüğü gibi, kişiliğin temelinin 0–6 yaşları arasında atıldığı düşünülmektedir. Bu bilgiler ışığında erken gelişim yıllarında verilen eğitimin çok büyük önem taşıdığı söylenebilir. Bir insanın nasıl bir kişi olacağını kalıtım ve çevre belirler.
Yapılan bazı araştırmalarda, uygun fiziksel ve sosyal çevre koşullarında ve sağlıklı etkileşim ortamında yetişen çocukların daha hızlı ve daha başarılı geliştikleri tespit edilmiştir. Bu nedenle özellikle, Türkiye gibi, ekonomik ve toplumsal yapısı sonucu, çocuklarının maddi ve manevi ihtiyaçlarını yeterince karşılayamayan ve pedagojik formasyondan yoksun ailelerin bulunduğu ülkelerde okul öncesi eğitim kurumlarının önemi daha da artmaktadır. Ayrıca, kadının çalışmasının yanı sıra, kentlerde oyun alanlarının daralması ve çocukların akranlarıyla buluşmasının güçleşmesi de okul öncesi kurumları gerekli kılan diğer faktörlerden bazılarıdır.
Çocuğun oyun gereksinimini karşılayan en iyi toplumsal kurum anaokullarıdır. Anaokulu, ilkokula hazırlık olmaktan çok, ailenin dışına atılan ilk adım olarak düşünülmelidir. Anaokullarının kurucusu FROEBEL’in de dediği gibi “Anaokulunun amacı öğrenmeye ilgi uyandırmak” olmalıdır. Örneğin, anaokullarında açık havada veya kapalı salonlarda oynanan şarkılı, hareketli grup oyunları, top oyunları, ip atlama, tırmanma, koşmaca v.s. gibi etkinlikler çocukların büyük kaslarını geliştirir, denge duyumlarını arttırır, sağlıklı bir iskelet yapısına sahip olmalarını sağlar. Yapılan araştırmalara göre, çocuk 5 yaşına kadar bu beceri ve yeteneği elde edemezse, ileride ona ek olanaklar da sunulsa (doktor desteği gibi), bir daha bu hareket yetilerini gerçek anlamda geliştiremez. Bu nedenle anaokulları, hareket olanaklarının oldukça daraldığı kent kesimindeki çocuklar için ayrı bir önem taşımaktadır.
Okul öncesi eğitim kurumlarının yararları psikososyal gelişime destek, bilişsel gelişime destek, motor gelişime destek, ilgi ve yetenek gelişimi sağlama, dil gelişimine destek, yaratıcılık gelişimine destek, temel alışkanlıkların edinimi, erken uyarı fonksiyonu, okul olgunluğu kazandırma, fen-doğa bilgisi ve kültür kazanımı şeklinde sıralanabilir.

5 Nisan 2013 Cuma

ÇOCUKLARIMIZI NELER MUTLU EDER??

Çocuğunuzu Ne Mutlu Eder?

 
 
 
Araştırmalar mutlu çocukların ileride de mutlu ve başarılı yetişkinler olduğunu gösteriyor. Şüphesiz siz de çocuğunuzun mutlu olabilmesi için bütün kaynaklarınızı kullanıyor elinizden gelen ne varsa yapıyorsunuz. Gerçekten çocuğunuzun hem şimdi hem de ileride mutlu olabilmesi için yapmanız gerekenler neler? Bir de bu yönden bakalım...

Sosyal Bağlarını Kuvvetlendirin

Çocukların yaşam boyu duygusal mutluluğu sağlamasının en önemli yollarında biri onun sizinle, ailenizle, akrabalarla, arkadaşlarla, komşularla, hatta evcil hayvanlarla bağ kurmasını sağlamak. Araştırmaya göre çevresindeki diğer insanlarla bağ kuran çocuklar ‘sevildiklerini, anlaşıldıklarını, istendiklerini, önemsendiklerini’ düşünüyorlar.

Çocuğunuzu Mutlu Etmeye Çalışmayın!

Size de ilginç geldi değil mi? Eğer çocuğunuzu mutlu etmek için istediği her şeyi alıyor ve bütün fırsatları onun önüne sunuyorsanız, çocuğunuz gerçek dünyanın nasıl çalıştığını anlamak konusunda sıkıntı yaşayabilir. Ancak istediği her şeye sahip olarak mutlu olabileceğini düşünebilir.


Kendi Mutluluğunuzu Önemseyin!

Unutmayın ki çocuğunuz sizdeki her şey gibi duygu durumunuzu da özümser. Çocuğunuzun duygu durumunun iyi olması için yapacağız şey, kendinizinkine dikkat etmek, stresli olduğunuz zamanlarda kendinizi rahatlatmak, ebeveyn olmanın yanı sıra bir çift olarak ihtiyaçlarınızı karşılamak.

Doğru Şeyi Takdir Edin

Araştırmalar, mutluluk ile özgüven arasında çok da sürpriz olmayan bir ilişki olduğunu gösteriyor. Çocuğunuz biri olmaksızın diğerine sahip olmakta güçlük çekecektir. Bunu bilen çoğu ebeveyn çocuğunu özgüvenini kazanabileceği bazı sınavları kazanmaya, spor veya sosyal aktivitelerde ön planda ve başarılı olmaya yönlendirmektedir.

Gerçek Sorumluluklar Verin
Araştırmalar, mutluluğun bizim yaptıklarımız ve yaptıklarımıza başkaları tarafından değer verildiği zaman yaşandığını gösteriyor. Çocuğunuzun güçlenmesi için yaşına göre ona roller verin. Kardeşi ile ilgilenmek, masayı düzenlemek, meyveleri yıkamak, vb. Unutmayın o bunları yaparken aileye katkıda bulunduğunu hissedecek, bu da onun mutluluğu için gerekli olan şartların büyük bir kısmını karşılayacaktır.

Sizin Onunla Özel Bağınız
Onu koşulsuz sevin. Onunla ilgili beklentilerinizi her zaman karşılayamayabilir ve hayal kırıklıkları yaşayabilirsiniz. Ona yakın olun. Üzüldüğü zaman onunla üzülün onu dinleyin. Empati kurun, beraber güzel vakit geçirmenin yollarını arayın beraber bol bol gülün ve eğlenin.

ŞİDDETİN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ NELERDİR?

ŞİDDET BİR DİSİPLİN YÖNTEMİ DEĞİLDİR!!!


Disiplin çok basit olarak “eğitim” demektir. Daha doğru anlamıyla ise “öğretici, düzenli davranış ve yetkinlik kazandırıcı yetiştirme” demektir. Yapıcı özelliklere ve özdenetime sahip çocuklar yetiştirebilmek için çocukların zihinsel, toplumsal ve duygusal gelişimlerindeki eğitim sürecine verilen addır. Bu eğitim sürecinde anne babalar görev uygulayıcı değil, sadece birer yol gösterici olabilir. Bu noktada, anne babaların davranışlarıçocuğa örnek olacaktır. Tanımı gereği disiplin kavramı, çocuk eğitimindeki sağlıklı tutum ve kuralları içinde barındırdığından, çocuğa da öğrenmesi, beceri kazanması ve yeteneklerini geliştirmesi için öncelikli olarak anne baba kılavuzluk eder ve iyi davranışörnekleriyle toplumsal kurallarıbenimsetmeye çalışır. Bu kılavuzlukta aile, çocuğun olumlu yanlarınıdesteklemeli, olumsuzlukları gidermeye çalışmalıdır.Disiplin deyince, disiplin yöntemine örnek olarak akla ilk şiddet geliyor. Oysa şiddet çocuğun gelişiminde hiçbir sorunu çözmez hatta çocukların öz güvenini yıkar. Bunun için anne ve babalar çocuklarına asla şiddet uygulamamalıdır. Her aile çocuğu ile sorunlar yaşamaktadır. Fakat en büyük sorun ise bu sorunlarla başa çıkmamaktır. Çocuğa birtakım şeyler öğretmek için onlara yeri geldiğinde kızabilir, azarlaya biliriz. Fakat asla sinirlenmemeliyiz. Çünkü o bizim akranımız değil. Çocuğun çocuk olduğunu unutmamak gerekir. Eğer bir yetişkin olarak kişi kendine hakim olamıyor ise çocuğun kendisine hakim olmasını beklemeliyiz. Dolayısıyla çocuğun olumsuz davranışlarıyla baş etmeyi öğrenmemiz lazım.Başvuracağımız disiplin yöntemlerinden biri kural koymaktır. Her ailenin ev içinde bir takım kurallarıolmalı ve çocuklar doğumdan itibaren bu kurallar çerçevesinde yerleştirilmelidir.

20 Mart 2013 Çarşamba

BLOG SAYFAMA DAİR...




Merhaba,

Öncelikle 'Heyecanlı Başlangıçlar' isimli blog sayfama hoşgeldiniz. Sizlerle birlikte çok güzel paylaşımlarda bulunarak eğleneceğimiz bir blog sayfası oluşturacağız. Sizlere biraz kendimi tanıtmak istiyorum.

Ben Gamze Sara TAŞDEMİR. 17.07.1994 tarihinde Kocaeli'nde doğdum. Çocuklar ile aramın çok iyi olduğunu herkesten duyduğum için, çocuklarla olan iletişimim için Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü'nü okumaya karar verdim. Sonunda liseyi bitirdikten sonra da Maltepe Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü'nü kazandım.


BLOG SAYFAMDA OLACAKLARA BAKALIM...

Çocuklar ile ilgili her türlü bilgiyi blog sayfamızda bulacağınızı düşünüyorum. Çocuklara dair her güncel konu, oyunlar, şarkılar, resimler hatta video ve slaytlarla da desteklenen bütün programları blog sayfamıza elimizden geldiğince eklemeye çalışacağım. Çocuklarımıza ilişkin tüm güzel duygularınızı sizlerden bekliyorum.

Birbirinden güzel paylaşımlar  dileğiyle.

Şimdilik görüşmek üzere...