30 Nisan 2013 Salı

ÇOCUKLARDA HAREKET ÖNEMİ


                       

                                      Çocuk Gelişimindeki Sihirli Sözcük: HAREKET




Bebeğin anne rahmine düştüğü andan itibaren hareketlerinin bir anlamı var. Çocuklar, hareket ettikçe gelişiyorlar. Bu nedenle çocuklara hareket etmeleri için olabildiğince alan bırakmak gerekiyor. Hareket etmenin bir özgürlük, öğrenme aracı olduğunu belirten ancak kazalara davetiye çıkarmamak için bazı noktalara da dikkat etmek gerektiğinin altını çiziyor.  

Bebeğin hareketliliğinin doğum sonrasında da tüm hızıyla sürdüğünü belirterek hareket etmenin çocuk sağlığı ve gelişimi açısından önemine dikkat çekiliyor.

Doğum sonrası bebekte hareketliliğin kol ve bacaklarda biz erişkinlere göre anlamsız ve istemsiz hareketler şeklinde devam ettiğini, zamanla sinir sisteminin gelişmesi ile beraber anlamsız ve istemsiz oluşan el-kol bacak hareketlerinin de azalmaya başladığını ifade ediyor.

Hareket sistemindeki gelişim yukarıdan aşağıya devam eder
Zamanla üst beyin kontrolünde istemli hareketlerin olmaya başladığını, hareket sistemindeki gelişimin de yukarıdan aşağıya olacak şekilde devam ettiğinin belirtiliyor.  “Hareket sistemi ile gelişmenin değerlendirilmesinde sırasıyla; baş kontrolü, kollarla uzanma, elle tutma çalışmaları, başparmak kontrolünün gelişmesi, destekli oturma, desteksiz oturma, emekleme, sıralama, yürüme, koşma, merdiven çıkma ve inme şeklindedir. Bu gelişim basamaklarının uygun aylarda olmaya başlaması hareket sisteminin gelişmiş olduğunun göstergesidir” diyoruz.

Bebeğinize geniş hareket alanı sağlamalıyız
Çocuğun emeklemeye başlaması ile beraber, dış dünyayı keşfetme ve öğrenme turları da başlar. İlk olarak etrafındaki, albenisi yüksek oyuncak ve objelere uzanmaya başlar, zamanla görüş alanındaki uzak noktaları keşfeder. Uzanabildiği çekmeceler en çok merak noktalarıdır. Oralara tutunup kalkmalar, çekmeceyi çekip içindekileri atmaya başlamaları kendilerine sonsuz keyif verir. Bu dönemde bebeğe geniş hareket alanı sağlanması gerektir.



23 Nisan 2013 Salı

BUGÜN 23 NİSAN



Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği gibi ; Küçük Hanımlar,  Küçük Beyler!  Sizler geleceğin bir gülü,  yıldızı,  bir mutluluk pırıltısısınız. Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,  kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız.  Sizlerden çok şeyler bekliyoruz. 


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız Kutlu Olsun...


20 Nisan 2013 Cumartesi

0-5 YAŞ EN KRİTİK DÖNEM!!!


Çocuk gelişiminde belli davranışlar belli dönemlerde kazanılmadığı takdirde daha sonraki dönemlerde kazanılamaz veya çok zor kazanılır.


0-5 yaş en kritik dönem!


Bu dönemlere kritik dönem denir. Araştırmalar, insanın en yüksek öğrenme potansiyeline, 0–5 yaş arasında sahip olduğunu göstermektedir. 
FREUD ve ERIKSON’un kuramlarının da öne sürdüğü gibi, kişiliğin temelinin 0–6 yaşları arasında atıldığı düşünülmektedir. Bu bilgiler ışığında erken gelişim yıllarında verilen eğitimin çok büyük önem taşıdığı söylenebilir. Bir insanın nasıl bir kişi olacağını kalıtım ve çevre belirler.
Yapılan bazı araştırmalarda, uygun fiziksel ve sosyal çevre koşullarında ve sağlıklı etkileşim ortamında yetişen çocukların daha hızlı ve daha başarılı geliştikleri tespit edilmiştir. Bu nedenle özellikle, Türkiye gibi, ekonomik ve toplumsal yapısı sonucu, çocuklarının maddi ve manevi ihtiyaçlarını yeterince karşılayamayan ve pedagojik formasyondan yoksun ailelerin bulunduğu ülkelerde okul öncesi eğitim kurumlarının önemi daha da artmaktadır. Ayrıca, kadının çalışmasının yanı sıra, kentlerde oyun alanlarının daralması ve çocukların akranlarıyla buluşmasının güçleşmesi de okul öncesi kurumları gerekli kılan diğer faktörlerden bazılarıdır.
Çocuğun oyun gereksinimini karşılayan en iyi toplumsal kurum anaokullarıdır. Anaokulu, ilkokula hazırlık olmaktan çok, ailenin dışına atılan ilk adım olarak düşünülmelidir. Anaokullarının kurucusu FROEBEL’in de dediği gibi “Anaokulunun amacı öğrenmeye ilgi uyandırmak” olmalıdır. Örneğin, anaokullarında açık havada veya kapalı salonlarda oynanan şarkılı, hareketli grup oyunları, top oyunları, ip atlama, tırmanma, koşmaca v.s. gibi etkinlikler çocukların büyük kaslarını geliştirir, denge duyumlarını arttırır, sağlıklı bir iskelet yapısına sahip olmalarını sağlar. Yapılan araştırmalara göre, çocuk 5 yaşına kadar bu beceri ve yeteneği elde edemezse, ileride ona ek olanaklar da sunulsa (doktor desteği gibi), bir daha bu hareket yetilerini gerçek anlamda geliştiremez. Bu nedenle anaokulları, hareket olanaklarının oldukça daraldığı kent kesimindeki çocuklar için ayrı bir önem taşımaktadır.
Okul öncesi eğitim kurumlarının yararları psikososyal gelişime destek, bilişsel gelişime destek, motor gelişime destek, ilgi ve yetenek gelişimi sağlama, dil gelişimine destek, yaratıcılık gelişimine destek, temel alışkanlıkların edinimi, erken uyarı fonksiyonu, okul olgunluğu kazandırma, fen-doğa bilgisi ve kültür kazanımı şeklinde sıralanabilir.

5 Nisan 2013 Cuma

ÇOCUKLARIMIZI NELER MUTLU EDER??

Çocuğunuzu Ne Mutlu Eder?

 
 
 
Araştırmalar mutlu çocukların ileride de mutlu ve başarılı yetişkinler olduğunu gösteriyor. Şüphesiz siz de çocuğunuzun mutlu olabilmesi için bütün kaynaklarınızı kullanıyor elinizden gelen ne varsa yapıyorsunuz. Gerçekten çocuğunuzun hem şimdi hem de ileride mutlu olabilmesi için yapmanız gerekenler neler? Bir de bu yönden bakalım...

Sosyal Bağlarını Kuvvetlendirin

Çocukların yaşam boyu duygusal mutluluğu sağlamasının en önemli yollarında biri onun sizinle, ailenizle, akrabalarla, arkadaşlarla, komşularla, hatta evcil hayvanlarla bağ kurmasını sağlamak. Araştırmaya göre çevresindeki diğer insanlarla bağ kuran çocuklar ‘sevildiklerini, anlaşıldıklarını, istendiklerini, önemsendiklerini’ düşünüyorlar.

Çocuğunuzu Mutlu Etmeye Çalışmayın!

Size de ilginç geldi değil mi? Eğer çocuğunuzu mutlu etmek için istediği her şeyi alıyor ve bütün fırsatları onun önüne sunuyorsanız, çocuğunuz gerçek dünyanın nasıl çalıştığını anlamak konusunda sıkıntı yaşayabilir. Ancak istediği her şeye sahip olarak mutlu olabileceğini düşünebilir.


Kendi Mutluluğunuzu Önemseyin!

Unutmayın ki çocuğunuz sizdeki her şey gibi duygu durumunuzu da özümser. Çocuğunuzun duygu durumunun iyi olması için yapacağız şey, kendinizinkine dikkat etmek, stresli olduğunuz zamanlarda kendinizi rahatlatmak, ebeveyn olmanın yanı sıra bir çift olarak ihtiyaçlarınızı karşılamak.

Doğru Şeyi Takdir Edin

Araştırmalar, mutluluk ile özgüven arasında çok da sürpriz olmayan bir ilişki olduğunu gösteriyor. Çocuğunuz biri olmaksızın diğerine sahip olmakta güçlük çekecektir. Bunu bilen çoğu ebeveyn çocuğunu özgüvenini kazanabileceği bazı sınavları kazanmaya, spor veya sosyal aktivitelerde ön planda ve başarılı olmaya yönlendirmektedir.

Gerçek Sorumluluklar Verin
Araştırmalar, mutluluğun bizim yaptıklarımız ve yaptıklarımıza başkaları tarafından değer verildiği zaman yaşandığını gösteriyor. Çocuğunuzun güçlenmesi için yaşına göre ona roller verin. Kardeşi ile ilgilenmek, masayı düzenlemek, meyveleri yıkamak, vb. Unutmayın o bunları yaparken aileye katkıda bulunduğunu hissedecek, bu da onun mutluluğu için gerekli olan şartların büyük bir kısmını karşılayacaktır.

Sizin Onunla Özel Bağınız
Onu koşulsuz sevin. Onunla ilgili beklentilerinizi her zaman karşılayamayabilir ve hayal kırıklıkları yaşayabilirsiniz. Ona yakın olun. Üzüldüğü zaman onunla üzülün onu dinleyin. Empati kurun, beraber güzel vakit geçirmenin yollarını arayın beraber bol bol gülün ve eğlenin.

ŞİDDETİN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ NELERDİR?

ŞİDDET BİR DİSİPLİN YÖNTEMİ DEĞİLDİR!!!


Disiplin çok basit olarak “eğitim” demektir. Daha doğru anlamıyla ise “öğretici, düzenli davranış ve yetkinlik kazandırıcı yetiştirme” demektir. Yapıcı özelliklere ve özdenetime sahip çocuklar yetiştirebilmek için çocukların zihinsel, toplumsal ve duygusal gelişimlerindeki eğitim sürecine verilen addır. Bu eğitim sürecinde anne babalar görev uygulayıcı değil, sadece birer yol gösterici olabilir. Bu noktada, anne babaların davranışlarıçocuğa örnek olacaktır. Tanımı gereği disiplin kavramı, çocuk eğitimindeki sağlıklı tutum ve kuralları içinde barındırdığından, çocuğa da öğrenmesi, beceri kazanması ve yeteneklerini geliştirmesi için öncelikli olarak anne baba kılavuzluk eder ve iyi davranışörnekleriyle toplumsal kurallarıbenimsetmeye çalışır. Bu kılavuzlukta aile, çocuğun olumlu yanlarınıdesteklemeli, olumsuzlukları gidermeye çalışmalıdır.Disiplin deyince, disiplin yöntemine örnek olarak akla ilk şiddet geliyor. Oysa şiddet çocuğun gelişiminde hiçbir sorunu çözmez hatta çocukların öz güvenini yıkar. Bunun için anne ve babalar çocuklarına asla şiddet uygulamamalıdır. Her aile çocuğu ile sorunlar yaşamaktadır. Fakat en büyük sorun ise bu sorunlarla başa çıkmamaktır. Çocuğa birtakım şeyler öğretmek için onlara yeri geldiğinde kızabilir, azarlaya biliriz. Fakat asla sinirlenmemeliyiz. Çünkü o bizim akranımız değil. Çocuğun çocuk olduğunu unutmamak gerekir. Eğer bir yetişkin olarak kişi kendine hakim olamıyor ise çocuğun kendisine hakim olmasını beklemeliyiz. Dolayısıyla çocuğun olumsuz davranışlarıyla baş etmeyi öğrenmemiz lazım.Başvuracağımız disiplin yöntemlerinden biri kural koymaktır. Her ailenin ev içinde bir takım kurallarıolmalı ve çocuklar doğumdan itibaren bu kurallar çerçevesinde yerleştirilmelidir.